Savaşın acıları siliniyor, karamsarlıklar umuda dönüşüyor
Rahmet Yardım Derneği olarak 2020 Haziran’da başlatmış olduğumuz proje 9 aydır aralıksız devam ediyor. Hatay Yayladağı’ndaki kamplarda her hafta uzman psikologlarca 45 terapi gerçekleştirilerek psikolojik ve sosyal destek hizmeti veriliyor. Suriye savaşının mağdurlarda yol açtığı travmalar uzmanlarca takip edilerek gideriliyor, karamsarlıklar yeniden umuda dönüşüyor.
Savaş nedeniyle ülkemize sığınan çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu ailelerin en önemli ihtiyaçlarından biri de psikolojik ve sosyal destek. Batılı misyoner kuruluşların dönüştürme ve devşirme adına çalışmalarının merkezine oturttuğu bu konu müslüman yardım kuruluşları tarafından çok fazla ele alınabilmiş durumda değil malesef. Bu ihtiyaçtan hareketle Rahmet İnsani Yardım Derneği olarak, Hatay Yayladağı’nda kamplarda kalan Suriyeli kardeşlerimize yönelik başlattığımız Psikolojik ve Sosyal Destek Projesi çok önemli bir soruna çözüm getirmeyi hedefledi. Bayan ve erkek psikologlarımızla mahremiyet kurallarına göre gerçekleştirilen bu hizmet programımızın güzel bir başlangıç ve örnek olması en büyük arzumuz.
Savaşın en büyük travmayı çocuklar ve kadınlarda oluşturdu
Merkeze başvuranlar arasında uzman psikologlarımızın gözlemlerine göre önemli vakaların en çok çocuklar ve kadınlarda görüldüğü vurgulanıyor. Bu doğrultuda 3 psikologdan oluşan ekibimizin birisi yetişkin kadınlara, diğer ikisi de çocuk-ergen grubuna psikolojik destek sağlıyor. Genel vakalarda, yetişkinlerde ilk olarak savaşın ve göçün oluşturmuş olduğu travmalar ve bedensel semptomlarıyla; ergen ve çocuk grupta ise gelecekte oluşabilecek patolojik durumların engellenmesi üzerine çalışmalar yoğunlaştırılmış durumda.
‘Her gün öleceğim korkusuyla yaşanan panik ataklar’
Merkezde görev alan uzman psikologlarımız şu değerlendirmede bulunuyor: ‘’Yetişkinlerde en sık görülen hastalıklardan romatizma, somatizasyonlar (sırt, omuz ağrısı vb), alerji, uyku problemi gibi sorunların terapötik sürece yayılarak iyileştiğini, hayatın tadı da varmış deyimini kendi ağızlarından duymak tüm geride bıraktıklarımıza değiyor. Vesile olanlara dua ediyoruz.’’
‘’Her gün öleceğim korkusuyla yaşanan panik ataklar, bir dokunduğunda her an kırılacakmış gibi olan depresyonlar, hayata küsmüş bir şekilde yıllarca aynaya bakamamak ve kabuslarla uyanıp tekrar uykuya dalamamanın yaşandığı bir hayat ne zor olsa gerek! Her birinden artık “Hocam, göğsümdeki sıkışma bitti, rahat nefes alabiliyorum, öleceğim korkusuyla uyanmıyorum, konuşurken artık ağlamadan kendi derdimi anlatabiliyorum, aynaya bakmak ne kadar keyifli bir şeymiş onu fark ettim, çocukların yanında ışığı kapatarak uyuyabilmek ne kadar rahat bir şeymiş” gibi cümleleri onlardan duymak mesleki ve insani açıdan bizleri mutlu etti. Kişinin karakterinin şekillendiği en önemli dönem çocukluk dönemidir. Ve kişi güven duygusunu bu dönemde geliştirir. Hali hazırda bir savaş ortamına doğan ya da travmatize olmuş, yas içindeki bir ebeveynle büyüme döneminde yaşamak durumunda kalan çocukların ilerleyen yaşlarında karşılaşacakları sorunları sadece tahmin edebiliyoruz. Fakat çok şükür ki telafisinin daha kolay olduğu dönemde bu çocuklarla temas edebilme imkanı bulduk. Çocuğun dili olan oyunla ve oyun terapisiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk seanslarında ‘Güvenli bir yer hayal eder misin?’ sorusuna ‘Hiçbir yer güvenli değil ki, bir tek cennet onu da hayal edemeyiz’ diyen danışanlarımızla şimdi sınav motivasyonu konuşacak kadar ilerleyebildik. Artık baba dediğimizde başlarını çevirmiyorlar ya da gözleri dolu dolu olmuyor. Hayatın devam ettiğinin farkına vardılar. Bu sürece tanıklık etmek bizlere çok ayrı bir keyif verdi.’’ Şeklinde gözlemlerini aktarıyorlar.
Psikolojik ve Sosyal Destek Projemiz Haziran 2020’den beri aralıksız devam ediyor. Uzman Psikologlarla yürüttüğümüz bu önemli projeye hayırseverlerimizi maddi katkılarıyla destek olmaya davet ediyoruz.